V.2.2. Tezgah türü

GÖKÇEAYVA ve SORKUN KÖYÜLERİ

[geri] [içindekiler] [ileri]


güveçlerin yanışlarının yapılması

60. Karınlamaları bitmiş güveçlerin yanışlarının yapılması
(çalışan kadının ayakları felçlidir.)

haritaEskişehir'in Mihalıççık ilçesine bağlı Gökçeayva ve Sorkun köyleri bütünüyle aynı yöntemle çalışan iki köydür. Gökçeayva ve Sorkun köyleri arasında en az on köy bulunmasına karşın, bu iki köyün bu uğraşı aynı yöntemle sürdürmeleri çok ilgimi çekmişti ve bu soruyu yalnızca köylerin özgeçmişlerine ait bilgiler açıklığa kavuşturabilirdi. Araştırmam boyunca edinilmesi en zor olan bilgilerin köylerin özgeçmişleriyle ilgili bilgiler olduğunu belirtmeliyim.

Eskişehir ili, Mihalıççık ilçesi Özel İdare Memurluğu'ndan yazılı olarak edinilen bilgiye göre, Sorkun köyünün ilk sakinleri Horasan'lı, Karayusuf adlı bir kişinin Hacı İsmail, Hacı Mehmet, Hacı Ali adındaki üç oğlu ve aileleriyle birlikte 700-800 yıl kadar önce gelip buraya yerleşmeleriyle oluşmuştur. Bundan 400 yıl önce de Sorkunlular, şimdi Gökçeayva'nın bulunduğu yeri kışın davarlarını barındırmak için kışlak olarak kullanmaya başlamışlardır; bir iki çoban evi derken, giderek toprağın da işlenmesiyle Gökçeayva sürekli oturulan bir köy olmuştur. Yazıda bu bilgilerin belgesel olmayıp rivayetlere dayandığı da ayrıca belirtilmektedir.

zamanı iyi değerlendirildiği

61. Zamanını iyi değerlendirdiğini söyleyebileceğimiz bir genç kız ve arkada onu seyreden bir çocuk.

İki köyün özgeçmişleriyle ilgili tek kaynaktan edinilen bu bilgiyi böylece kabul ettiğimizde ortaya şu gerçek çıkmaktadır: Sorkun ve Gökçeayva köylerinin aynı yöntemle çalıştıklarına bakılırsa, bu yörede bu işe elverişli toprak bulunuyor demektir. Sorkun ve Gökçeayva arasında bulunan öteki köyler aynı olanaktan yararlanamadıklarına göre bu sanatı Sorkunlular'ın Horasan'dan gelirken birlikte getirmiş oldukları kanısı ağır basmaktadır. Köyde söyleştiğimiz bir ihtiyar, kendilerinin Türkmen (yerleşik Yörük) olduklarını, köyde bu işi bilmeyen kızın koca bulamayacağını, bu sanatı başka bir yere götürmelerini önlemek amacıyla da kızların dışarıya gelin verilmediğini belirtti. Ama hemen arkasından muzipçe gülerek hayırlı bir elçilik için geldikse bize bir ayrıcalık tanıyabileceklerini sözlerine ekledi.

ev atölyelerden bir görünüm

62. Köydeki ev atölyelerden bir görünüm

Gökçeayva ve Sorkun köylerinde 140 kadar aile bu işle uğraşmaktadır. Bu uğraşın köy ekonomisine katkısı küçümsenmeyecek ölçüde önemlidir. Yapılan işler tüm Anadolu ve İstanbul pazarlarında rahatça bulunabilmektedir. Gene köy ihtiyarının belirttiğine göre, son beş-altı yıldır özellikle büyük kent tüketicisinin turistik işlere karşı ilgisinin artması nedeniyle işler, eskisine oranla daha iyi gitmektedir.

Gökçeayva ve Sorkun köylerinde kaplar, kimyasal analiz sonucunda yabancı maddelerle karışmış çoğunluğu Talk 3MgO.4SiO2H2O olduğu anlaşılan ve "ak toprak" adı verilen bir toprakla "kızıl toprak" adı verilen toprağın 2/1 oranında karıştırılmasıyla elde edilen toprak karışımıyla yapılır.

Kullanılan kızıl toprak çok sert olduğundan, ılık suda çözdürüldükten sonra elekten geçirilir ve çöktürülür; suyu aktarıldıktan sonra buna tahta tokmakla dövülüp elenmiş ak toprak katılarak ayakla çiğnenir.

Gökçeayva ve Sorkun'da kullanılan hammaddelerin kimyasal analizi:
  ak toprak
(%)
kızıl toprak
(%)
A.Z.(ateş zayiatı) 11,19 9,13
SiO2 45,00 53,18
Al2O3 4,97 20,30
Fe2O3 5,99 10,98
TiO2 0,37 0,85
CaO 9,25 3,55
MgO 22,33 1,01
K2O Na2O 1,00 1,00

 

ev atölyelerden bir görünüm

63. Gökçeayva'da bir ev atölyelerden bir görünüm

Gökçeayva ve Sorkun köylerinde yapılan formların Gökeyüp'te yapılanlardan çok değişik olmasına karşın, biçimlendirme yöntemi tıpkı Gökeyüp köyündeki gibidir. Örneğin çark yerine geçen altı sivrice kilden tabağa Gökeyüp'te "dönek", Sorkun'daysa dönerçe adı verilir. Her kabın biçimlendirilmesinde gerekli olan altlığa da gene "kalıp" adı verilmektedir. Buraya dek ilkel çömlekçilikle uğraşan köylerin hemen tümünde bu altlığa kalıp adı verilmesi çok ilginçtir. "Kalıp" ve "kazıyacak" sözcüklerinin onların ortak terimleri olduğunu söyleyebiliriz. Ne var ki burada kalıpların ortasında Gökeyüp'teki gibi nişan bulunmamaktadır; ayrıca "kılınç" denen, kısa ok görünümündeki tahta parçasında da okun bir kanadı, yandaki çizimden de izlenebileceği gibi yok olmuştur. Biçimlendirmede de terimler oldukça değişiktir. Burada güvecin dibi "halka" adı verilen bantlarla yapılmakta, bu işleme dip yazma denmektedir. Daha sonra güvecin gövdesi halkalama usulüyle kaldırılır. Güveç bir süre güneşte bekletildikten sonra karınlama ve kenarlamaya, onların deyişiyle yanışlamaya geçilir.

ekmek tavaların biçimlendirilmesi

64. Ekmek tavaların biçimlendirilmesi

Sonradan ilâve edilen yanış, Sorkun güveçlerinde kulp yerine geçer. Biçimlendirilmesi bitmiş güveçler, güneşte kendini iyice çektikten sonra kalıptan alınır ve "kazıyacak" adı verilen teneke parçasıyla fazlalıkları kazınır. Güveçler iyice kurumadan önce, sulandırılmış ve ince süzülmüş kızıl toprakla, bir bez parçası kullanılarak içten ve dıştan astarlanır. Bu isleme sılama adı verilir.

küllükteki durumu

65. İçleri saman doldurularak ters döndürülüp kaptılmış güveçlerin pişirimden hemen sonra küllükteki durumu

Kalıplarda herhangi bir işaret bulunmadığı için her kadın yanışı yaparken kendine özgü bir nişanı da yanışa çitiştirir. Bunun nedeni, kapların köyün değişik yerlerinde bulunan, iyi rüzgâr alan ve küllük adı verilen açık yerlerde çoğu kez ortaklaşa pişirilmesidir.

Güneşte çok iyi kurutulan güveçler, rüzgârlı bir havada, küllükte içlerine saman konarak, teker teker ters döndürülmüş durumda yere dizilir; aralarına konan çalı çırpı tutuşturularak bir saat süreyle pişirilir. Pişirimin sonunda kapların içleri siyahlaşır. Bu siyahlaşma bir kimyasal olay sonucunda meydana geldiğinden sabittir. Bu, Sorkun ve Gökçeayva köylerinde yapılan güveçlerin çok tipik bir niteliğidir. Burada yapılan kahve tavalarının içinin dışının siyah olmasının nedeni, pişirimin içi samanlı büyük boy güveçlerin tavaların üzerine kapatılarak yapılmasıdır.

çeykel yardımıyla toplanışı

66. Pişirimleri bitmiş güveçlerin çeykel yardımıyla toplanışı

Sorkun köyü, Sarıyar Barajı'na yakın, sulak ve yeşillikler içinde çok güzel bir yerdedir. Sorkunlular burada, su kenarlarında bolca yetişen kamışlardan güveçlerin paketlenmesinde çok olumlu bir biçimde yararlanmaktadırlar. Güveçler, kıl çuvalların içine yerleştirilen kamışların arasına dizilmekte, sıkıca dikilen çuvallar kamyonlara yüklenerek Anadolu'nun dört bucağına gönderilmektedir.

güveçlerin yerleştirilmesi

67. Güveçlerin çuvallar içine kamışlarla birlikte yerleştirilmesi

Ali Rıza Yalgın, 1946'da Çalışma Mecmuası'nda yayınladığı (Sayı: 12, ss.81-85) "Çok İptidâi Çömlekçilik" adlı makalesinde Sorkun köyünden ayrıntılı bir biçimde söz etmiş ve o zaman yapılan bazı kapkacağın fotoğraflarını vermiştir. (Bkz. Resim: 69). O gün yapılan formlara bugün Sorkun'da da, Gökçeayva'da da rastlanmamaktadır. Burada Ali Rıza Yalgın'ın 1946'da yazmış olduğu makalesinde bir paragrafı olduğu gibi almak istiyorum:

Şuracıkta Dr. George Montandan'ın "Traite Ethnologie" dersleri kitabının 518.inci sayfasında bulduğumuz neolitik çağa ait çömlekçilik çalışmalarındaki örnekler ve desenler, Sorkun köyünün tekniğini 2. tip tezgâhla başbaşa bırakmıştır. Eğer doktorun bu etüdü hayali değilse bizim zavallı Sorkun'un taş devri çalışmaları arasından çıkamamış olduğunu itiraf etmek lâzımdır.

Burada insan, "Yalnız Sorkun mu?" diye sormaktan kendini alamıyor ve makalenin yazılışından bugüne dek geçen 41 yılı düşünüyor. Araştırmam nedeniyle Anadolu'nun çeşitli yörelerinde pek çok köy gördükten ve ister istemez onları Sorkun ve Gökçeayva'yla karşılaştırdıktan sonra bu iki köye zavallı demeye pek dilim varmıyor. Gerçek, pek çok köyün henüz Sorkun'un bu zavallılığı düzeyine bile erişememiş olduğudur.

Yazımın başında da değindiğim gibi, Sorkun köyü Sarıyar Barajı yapımı sırasında hükümet yetkililerinin ilgisini çekmiş ve Sorkunlular'a bir çömlekçi fırını yaptırılmıştır. 1972 yazında Sorkun'u ziyaret ettiğimde Yalgın'ın anlattığı ilkel biçimlendirme yöntemlerinde, formların dışında, hiçbir değişiklik olmamıştı. Yaptırılan fırın da, pişirimin iyi denetlenemediği gerekçesiyle çoktan ortadan kaldırılmıştı.

örnekler örnekler (1946)

68. Sorkun'da bugün (1972) yapılan işlerden örnekler

69. 1946 yılında Sorkun'da yapıldığı saptanan işler.
(A.R.Yalgın, Çalışma Mecmuası)


[geri] [içindekiler] [ileri]


Not:
Bu araştırma Güngör Güner tarafindan 1972-77 yılları arasında gerçekleştirilmiştir. O nedenle sayısal ve diğer veriler, o günün koşullarını yansıtmaktadır.