ÖNSÖZ

[geri] [içindekiler] [ileri]


kadın çömlekçiAnadolu'da Yaşamakta Olan İlkel Çömlekçilik adlı tez konusunu seçmeme neden, 1962 yılında ilk kez Anadolu gezisi yapma olanağı bulduğum sırada, Bursa'nın Mustafakemalpaşa kazasında rastladığım çömlekçiler oldu. Bu çömlekçilerin disiplinli çalışma düzenleri, yaptıkları işler, doğrusu beni o zaman çok etkilemişti. Ben, D.T.G.S.Y.O. Seramik Bölümü'nü o yıl bitirmiştim; bu elsanatının bizde, o günün koşullarında bu kadar iyi donatılmış atölyelerde yapıldığını bilmiyordum.

Mustafakemalpaşa'da, uzunca toprak zeminli bir sokak, sağlı sollu çömlekçi atölyeleriyle doluydu. Meydana getirdikleri ürünler, sırlı, dekorlu ve benim o zamanki görüşümle oldukça iyi kaliteli işlerdi. Almanya'daki öğrenimim sırasında, yurda döndükten sonra tüm Anadolu'yu tarayarak bu tip atölyeleri bulup incelemeye karar vermiştim. Almanya'dan dönüşüm epeyce gecikti ve 1972 yazında yurda döner dönmez tasarladığım bu işe giriştim. Ne varki benim on yıl önce Mustafa Kemalpaşa'da gördüğüm o görkemli atölyelere pek az kent, kasaba ve köyde rastlayabildim. Bu arada, çok daha ilginci köylerde kadınların hemen tümü tarafından tornasız, fırınsız kapkacak çömlekçiliğinin yapıldığını görmem oldu. Bu da çalışmamın ağırlık konusunu ve adını "Anadolu'da Yaşamakta Olan Ilkel Çömlekçilik" olarak belirledi.

Ben o güne dek hiçbir kitap,dergi ya da konferansta Türkiye'de böyle çömlekçilik türünün var olduğunu bildirir bir belgeye rastlamamıştım. Toplumumuzun bilinmeyen bir yönünü salt rastlantı sonucu bulmak benim için çok şaşırtıcı ve söylemem gerekir ki çok kıvanç verici oldu. bilinmeyen bir yönü diyorum, çünkü uzun kitaplık taramalarından sonra bulabildiklerim Ali Rıza Yalgın'ın bir makalesi (Türk Tarih, Arkeologya ve Etnografya Dergisi, Sayı 4, 1940)¹, Ali Rıza Yalgın'ın ikinci bir makalesi (Çalışma Mecmuası, Sayı 12,1946)², Dr. Hamit Z. Koşay ve Akile Ülkü'nün 1932'de yapılan bir anketin sonucunda derledikleri bilgilerin kısa bir özetidir (Türk Etnografya Dergisi, Sayı 5, 1962)³. Bu konuda bu üç makalenin dışında başka hiçbir metne rastlamadım. Yabancı dilde bulduğum tek yayın, Charmian Biernoff adında bir İngiliz kadın araştırmacının 1963-1965 yılları arasında kısa sürelerle kaldığı Eskişehir'in Mihalıççık kazasına bağlı Sorkun köyündeki izlenimlerini özetlediği 25 satırlık bir makalesidir (Anatolian Studies, 1966, ss.16-17)4;. Biernoff, ilerdeki bir tarihte bu izlenimlerini genel olarak "Sorkun köyü ve çömlekçilik" ve "bu incelemenin arkeolojiyle bağlantısı üzerine" iki ayrı kitapta yayınlayacağını açıklamıştır. Bu isteğini bu güne dek gerçekleştiremediği anlaşılıyor.

Böyle 1972 yılında dört yaz tatiline böldüğüm Anadolu gezilerime başladım. Bu gezilere başlamadan önce Türkiye'nin 67 iline gönderdiğim 30 anket sorusunu kapsayan bir yazıyla o ilin kasaba ve köylerinde bu elsanatının var olup olmadığını sordum. Bu yazılarımın ancak yarısına olumlu ya da olumsuz bir cevap alabildim Cevap aldığım ve almadığım illeri elimden geldiğince dolaşmaya çalıştım; bu güne dek 44 ili taramış bulunuyorum...

Anadolu'yu tarayarak bu tip köyleri bulmanın, halkla ilişki kurmanın, onlara sorular sorup yanıt alabilmenin, fotoğraflarını çekebilmenin sanıldığı kadar kolay olmayan güç bir iş olduğunu gördüm. Burada, kendi ülkemizde birbirimizden ne denli farklı, birbirimize ne denli yabancı yaşadığımızın acısını şiddetle duydum. Köylerde bu elsanatını yalnızca kadınlar yaptığı için, bir erkek araştırmacının onlarla ilişki kurması, fotoğraflarını çekebilmesi daha da güç olabilirdi...

Mustafa Kemalpaşa'da

2 1962 yılında Mustafakemalpaşa Çömlekçilerini ziyaretim.

1972 yazında bu konuyla ilgili ilk gezimde rastladığım iki ilginç köyden sonra Anadolu'da daha birçok ili gezmenin zorunlu olduğunu anladım. Ancak bu, aynı zamanda parasal bir sorundu. Onun için o güne dek yapmış olduğum çalışmaların bir özetiyle İsviçre'nin Basel kentinde bulunan seramik vakfına (CERAMICA-STIFTUNG 4002 BASEL 513) başvurarak beni parasal açıdan desteklemeleri isteğinde bulundum. Bu isteğim kabul edildi ve ben bu inceleme gezilerimi adı geçen vakıftan aldığım parasal yardımla gerçekleştirebildim. Gösterdikleri anlayıştan dolayı bu vakfa ve vakfın yöneticilerine burada teşekkürü borç biliyorum. Bu gezilerimde bana eşlik eden meslektaşım Wolfgang Thoss'a, D.T.G.S.Y.O.* Öğretim üyesi Gönen Güzey'e, D.T.G.S.YO.Tekstil Bölümü asistanlarından Ayla Salman'a, o zaman D.T.G.S.Y.O. Seramik Bölümü öğrencisi olan Ayseli Öztopal'a araştırmamın kitap olarak basılmasını sağlıyan AKBANK yayın kurulu yetkililerine ayrıca teşekkür borçluyum.


* D.T.G.S.Y.O.: Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu (1957-82) 1982 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesine dönüştürüldü.
NOT:
Bu araştırma 1972-77 yılları arasında gerçekleştirilmiştir. O nedenle sayısal ve diğer veriler, o günün koşullarını yansıtmaktadır.

[geri] [içindekiler] [ileri]