SONUÇ

[geri] [içindekiler] [sözlük]


Bu araştırmadan çıkan sonuç, çömlekçilik sanatının Neolitik çağdan bu yana geçirdiği tüm tarihsel evrelerin Anadolu'da yaşar durumda olduğudur. En ilkel yöntemlerle olsun, en gelişmiş yöntemlerle olsun çömlekçilik sanatı yurdumuzda büyük bir rahatlık ve yüksek düzeyde bir el ustalığıyla uygulanmaktadır. Bizim bu el sanatının varlığından kıvanç duyup duymadığımız ayrı bir konudur; gerçek; bu sanatın yurdumuzun çeşitli köşelerin de tahminlerin üstünde bir ölçüde yaşadığıdır. Plastik endüstrisinin devreye girmesiyle doğal olarak çömlekçilik çok zarar görmüştür; ne var ki bu zorlu rekabet, çömlekçilik sanatını ortadan kaldıramamıştır. İlkel çömlekçilikle uğraşan köyler, ateşe dayanıklı kap kacak yaptıklarından plastik endüstrisinden hemen hemen hiç etkilenmemişlerdir. Oysa gelişmiş yöntemlerle testi, küp künk üreten atölyelerin satışlarında, dolayısıyla üretimlerinde büyük bir düşüş görülmüştür. Plastik kapların koku yapması, yiyecekleri sıcak tutması ve ekşitmesi nedeniyle birçok yerde bugün toprak eşyâya bir dönüş görülmektedir. Ama artık bugünkü koşullarda bu sanatla uğraşanlar geçimlerini bütünüyle bu yoldan sağlayamamaktadırlar.

İlkel çömlekçilik (1-4 tezgâhlar) Anadolu'nun uygarlığın henüz ulaşamadığı en kuytu köşelerinde, dağ başlarında karşımıza çıkıvermektedir. Buralarda eski uygarlık kalıntılarını canlı bir biçimde sürmekte olduğunu görüyoruz. Türkiye ve benzeri ülkeler için çok doğal olan bu durum, gelişmiş ülkeler açısından olağanüstü bir olgudur. Elimizde bulunan bu kaynaktan ülkemizin nasıl yararlanabileceği önemle üzerinde durulması gereken bir konudur.

5-7 tür tezgâhla çalışan çömlekçiler de Türkiye'nin uygarlığın ulaştığı ya da ulaşmadığı pek çok yerinde karşımıza çıkmaktadır. Yöresel kullanma eşyası olarak yapılan işlerde el ustalığının çok başarılı olmasına karşın, pişirme dereceleri ve eğer varsa, sırların kalitesinin çok düşük olduğu görülmektedir.

Oysa çok ileri endüstri ülkelerinde bile bu el sanatı gelişmiş düzeyde sürdürülmekte ve el sanatı ürünleri endüstri ürünlerine göre çok daha değerli sayılmaktadır. Uluslararası fuarlarda (örneğin Frankfurt Fuarı'nda) bu tür ürünlere büyük sergi yerleri ayrılmakta, atölye sahipleri mevsimlik siparişlerini buralarda alarak atölyelerine dönmektedirler.

Örneğin kuzey Almanya'da bir çömlekçi atölyesi yalnızca Türkiye'den seçilerek götürülmüş çömlekçi ustalarıyla işletilmektedir. Bunun gerekçesi, Almanya'da bizim çömlekçilerimizin ustalık düzeyinde usta bulunamaması, aynı işi yapacak makinalarınsa büyük bir yatırım gerektirmesidir. Bundan başka el ürünlerinin, sanatsal açıdan endüstri ürünlerine yeğ tutulmalarını sağlayan çeşitli üstünlükleri vardır. Aynı insan gücü ülkemizde nerdeyse boşa harcanırken pişirme yöntemlerinin ve sır kalitelerinin geliştirilmesiyle ürünlerimiz dış ülke pazarlarında yarışacak düzeye getirilebilir.

Bugünkü durumda bile Kınık testilerinden, Malatya küplerinden ve benzeri atölye ürünlerinden seçme örneklerle Frankfurt'ta yılda iki kez açılan fuarda bir sergi düzenlenebilir. Örneğin burada turşu küpü olarak 60-70 TL.'na satılan Malatya küpleri belki Frankfurt'taki fuarda yer vazosu olarak 60-70 DM. a alıcı bulabilecektir.

İlkel çömlekçilik ürünlerine gelince, bugün artık dünyanın pek az yerinde yaşamakta olan bu ilkel sanatın ürünleri çok iyi bir paketleme ve sunuluşla endüstri ürünlerine ve uygarlığa kanıksamış gelişmiş ülke insanlarına satılabilir. Bunun için bu özgün ürünleri dış ülkelerin süpermarketlerinde büyük yığınlar halinde sergilemek, özenle basılmış posterler, dia ya da film gösterileriyle yöreleri içinde tanıtmak yetecektir.

Ülkemizde çömlekçilik sanatında kalitenin geliştirilebilmesi için, seçilen bir iki pilot atölyede denemelere girişilmesi önerilebilir. Karşılaşılacak en önemli sorunlar parasal yatırım ve pazarlama olduğundan bu deneme projelerinin Bakanlıklar ya da bazı kuruluşlarca desteklenmesi gerekecektir.

Ayrıca bu endüstri dalında, özellikle endüstriyel tasarımda kendi zengin kaynaklarımıza eğilmek, ülkemizde olup bitenleri yakından izlemek büyük yararlar sağlayacaktır. Bu dalda dış ülkelerin yanında kendimize özgü yeri alabilmemiz buna bağlıdır. Nitekim İskandinav ülkeleri kendilerine özgü endüstriyel tasarımlarıyla büyük ün yapmışlardır. Ülkelerinde el sanatlarının yok olup gitmesini önlemek için büyük çaba göstererek, el sanatlarında geliştirilen tasarımları endüstriye sindirerek özgün ürünlerini başlıca ihraç maddesi durumuna getirmeyi başarmışlardır.

Ülkemizde uygulanan el sanatlarını bilinçli olarak yakından izlemek, kendimize özgü ulusal özellikleri saptamak ve bunları çağdaş bir yorumla özgün tasarımlara dönüştürmek biz uygulayıcı sanatçıların ilkesi ve görevi olmalıdır.


ÖZET

Anadolu'da yaşayan ilkel çömlekçiliğe ağırlık verilerek kasaba ve köyleriyle 44 ilde tezgah türleri, pişirim ve sırlama yöntemleri açısından yerinde incelenmiş, bu el sanatının Neolitik çağdan bu güne dek geçirdiği evrelerin Anadolu'da yaşamakta olduğu saptanmıştır. Bu yöreler, çömlekçi tezgahının gelişmesi evrelerin,e göre sınıflandırılarak tanıtılmaya.çalışılmıştır. Neolitik çağda kullanılan tezgah türünden bugünkü tezgah türüne dek yedi , motorlu tezgâh türü de katılırsa, sekiz, tezgâh türü, bu tezgâhların her birine özgü biçimlendirme yöntemleri, dört ayrı pişirme ve astar ve sırlama yöntemi, yöresel terimlerle birlikte açıklanmıştır. Sonuçta da kısaca yurdumuzda yaşayan bu el sanatının daha iyi nasıl değerlendirebileceğine değinilmiştir.

ZUSAMMENFASSUNG

Die Töpfereien und besonders die primitiven Töpfereien in Anatolien wurden in Kreisstädten und Dörfern von 44 Provinzen untersucht.

Man konnte erst während dieser Untersuchungsarbeit feststellen, dass in Anatolien alle Entwicklungsvorgänge des Töpferhandwerks von neolithischen Zeiten bis heute noch lebendig sind. Die Entwicklungsstufen der Töpferei in Anatolian wurden in chronologischer Reihenfolge vorgestellt. Es wurden sieben, wenn man die mit elektrischem Motor angetriebene Töpferscheibe noch dazu zählt, acht verschiedene Arten von Töpferwerktischen, deren Formgebungs- und Ortsgebundene Benennungen, vier Brennarten und vier Glasierungsarten festgestellt.

In der Schlussfolgerung wurde kurz daraufhingewiesen, wie dieses lebendige Töpferhandwerk besser ausgewertet werden kann.

ABSTRACT

The art of pottery-making in Anatolia is examined in town and village locations in forty-four provinces from the standpoint of wheel types, and of their firing and glazing methods, with emphasis being given to primitive pottery-making. The Stages through which this handicraft has passed from Neolithic times to the present are classified and an attempt is made to introduce them. There have been seven types of potter's wheels from Neolithic age to the present (eight if we count motor-driven wheels), and the unique forming methods of each wheel, as well as the four distinct methods of firing and glazing are explained together with their local terms. In conclusion the question of how this living handicraft can be better exploited in our country was discussed.

[geri] [içindekiler] [sözlük]


Not:
Bu araştırma Güngör Güner tarafindan 1972-77 yılları arasında gerçekleştirilmiştir. O nedenle sayısal ve diğer veriler, o günün koşullarını yansıtmaktadır.