II.
TARİH ÖNCESİNDEN BU GÜNE DEĞİN ÇARKSIZ ÇÖMLEKÇİLİĞE GENEL BİR BAKIŞ

[geri] [içindekiler] [ileri]


İnsanoğlunun Buzul çağında bile materyel kille bir şeyler yapma çabasında olduğunu o çağda yapılan pişmemiş hayvan figürcüklerinin mağaralarda bu güne dek bozulmadan kalması kanıtlıyorsa da Paleolitik (Kaba Taş Devri'nde) çağda henüz kilden kapkacak eşyaya rastlanmıyor. Buna karşılık Mähren'de (Almanya) Paleolitik çağa ait olduğu kanıtlanan ve kilden yapılmış figürcüklerin pişirilmesinde kullanılmış bir çukur bulunmuştur. 1

Topraktan kapkacak yapıp pişirme bulgusuna, belki de ateş yakmak için toprağa açılan çukurun kızarıp sertleşmesi görülerek varılmıştır. İlk insanların kullandığı kapkacaklar, doğanın onlara sağladığı midye kabukları, hayvan boynuzları, sert meyva kabukları gibi şeyler olsa gerek. Ancak, bunların yetersizliği zamanla insanları yeni kaplar edinmeye zorlamış olmalı. Avcı toplulukları halinde yaşayan Paleolitik çağ insanların bu gereksinmelerini, ağaç parçacıklarını biçimlendirerek, hayvan tulumlarından yararlanarak giderdikleri bir gerçektir. Bu yontma taş devrinde de, ekonominin tümüyle avcılığa dayandığı sürede de geçerlidir. Bu devirlerin hiç birinde henüz kilden yapılmış kullanma eşyasına rastlanmaz.

Bugün bile Avustralya'nın iç kesimlerinde yaşayan yerliler, Brezilya'nın bazı Kızılderili toplulukları salt avcılıkla geçinmekte ve kilden kapkacakları olmaksızın yaşamlarını sürdürebilmektedirler. Seramik öncesi devir diye adlandırdığımız bu devir, kısa bir süre öncesine dek bazı Eskimo topluluklarında, Kongo yerlilerinden Batwa-Pigmeleri, Güney Afrika yerlilerinden Berdamos kabilelerinde görülebilirdi.2 Örneğin, Berdamos kabilesi kilden kapkacak yapmayı kısa bir süre önce kültür bakımından kendilerinden ileri bir kabile olan Hereroslar'dan öğrenmişlerdir. Böylece çömlekçilik sanatı komşuluk ilişkileriyle ilerlemiş kültürlerden geri kalmış kültürlere iletilmiştir.

Kızılderili kadın

Resim 1
Güney Amerika yerlilerinden bir Kızılderili kadın
(H. W.Hund'un "Keramik aus schwarzem Ton. Eine uralte Volkkunst aus Mexiko" Keramische Zeitschrift Nr. 4 1972)

Topraktan kapkacak yapma çabalarını ilk nerede, nasıl başladığını kesin alarak söylemek çok güçtür. MÖ. 8000 sıralarında, örneğin El-Natuftaki Filistin kültür kalıntılarından, bu yörenin insanlarının artık bir avcı toplumu oluşturmadığı anlaşılıyor. Büyük bir olasılıkla tırpanın icadını borçlu olduğumuz bu kültürde kapkacak ve deri tulumlar bulunmasına karşın kilden yapılmış kullanma eşyası henüz yoktur.3

Ostrak'ta (Qualat-Jarmo) MÖ. 5000 yıllarında benzeri bir yerleşme merkezine rastlanmıştır; bu insanların da tarımla uğraşmalarına, taştan yapılmış kapkacağı tanımalarına karşın burada topraktan yapılmış kullanma eşyası kalıntılarına rastlanmamıştır.4

Bu seramik öncesi devir, bir köylü tarım kültürü olduğu saptanan Jericho kazılarının en erken tabakalarında da görülüyor. Jericho'da MÖ. 4000 yıllarında 1. cilalı taş devrine ait başka bir kazıda seramik öncesi devirden seramik yapan bir devire geçişin izlerine rastlanıyor. Kilden yapılmış figürlerden, yere açılmış derince çukurların kille sıvanmış olmasından bu insanların kili biçimlendirmeye başladıkları ama henüz kili pişirmeyi bilmedikleri anlaşılıyor.5

2. cilalı taş devrinde MÖ. 3500 yıllarında Jericho'da kilden yapılmış ilk yalın kapkacaklara rastlanıyor. Uygulayıcılarının bu sanatı başka bir yerden getirdikleri kanısı çok kuvvetli. Kullanılan kilin içine saman çöpü, sonraları da kum ilave ettikleri izlenebiliyor.6 Bu ilk seramik devrinin sonlarına doğru tek tük astarlı dekorlara, daha sonra da kazıma dekorlara rastlanıyor. Çarkın henüz devreye girmemiş olması işlerin yapılış biçimlerinin incelenmesiyle anlaşılabiliyor. Bu işler, ağaçtan, kilden ya da örülmüş sepetten yapılmış, döndürülebilen altlıkların üstünde, elle, bant usulü biçimlendirilmişlerdir.7 Aynı sıralarda bu gelişmeyi Mezopotamya, Hassuana ve Tel-Halaf'ta da izleyebiliriz. Gelişmiş bir tarım ve hayvancılıkla gelişmiş çömlekçilik sanatının hep bir arada karşımıza çıkması çok ilginçtir. Demek ki bunların ikisi birbirine bağlı olaylardır.8

Artık bu sanatın Önasya, Güney ve Orta Avrupa'da kadınlara özgü bir ev-elsanatı olarak ağırlık kazanıp geliştiğini görüyoruz.9 Kısa bir zaman öncesine dek ilk Neolitik çağ kapkacağının kökeniyle ilgili bilgiler bunlardı. Ne var ki Anadolu'da 1961'de Hacılar'da, 1962-1963'te Çatalhöyük'te yapılan10 James Mellart kazıları dolayısıyla Neolitik çağın 2000 yıl daha gerilere giderek MÖ. 7000 yılına ulaştığını görürüz.

Anadolu'lu bir kadın

Resim 2
Orta Anadolu'da ki bir dağ köyünde aynı yöntemle çalışan Anadolu'lu bir kadın.

Burada bulunan ilk kilden kapkacak kalıntılarının MÖ. 6700 yılına ait olduğu anlaşılmıştır.11 Bunlar, Anadolu'da rastlanan, Neolitik çağa ait ilk kültür kalıntılarıdır. O güne dek Anadolu'da yalnız Kalkolitik ve daha sonraki çağların kültür kalıntılarına rastlandığından Neolitik çâğ kültürü bulunmadığı kanısı vardı. Çatalhöyük kazılarında sepetli, tahta kapkacaklı bir Neolitik evreden seramikli bir Neolitik evreye geçiş çok açık olarak izlenebiliyor.12

İnsan oğlunun kilden kapkacak yapma bulgusuna nasıl geldiği konusunda çeşitli savlar vardır. İnsanlar bu işe ilk önce kil topağının içini oyarak başlamış, sonraları büyük kaplar için bant tekniğine yönelmiş, döndürülebilen bir altlığın üzerinde işin daha kolaylaştığını görerek bu bulguyu geliştirmiş olmalılar. İlginç olan, çömlekçiliğin bu güne dek geçirdiği tüm aşamaların 20. yüzyılda da varlıklarını sürdürebilmeleridir.

Tarih öncesi çağlardakine benzer ilkel çömlekçilik uğraşısı, yalnızca Anadolu'nun sarp dağ köylerine özgü bir olay değildir. Örneğin, Güney Amerika'daki Kızılderili yerlilerin Anadolu'nun bazı köylerine çok benzer bir biçimde (Resim 1-2) gene kadınlar tarafından bu uğraşı sürdürdükleri biliniyor. Üstelik onlarda kilden pişmiş kapkacak yapma bulgusuna kadınlarca gelindiği kanısı da oldukça kuvvetli. Kanıya göre kadınların tahılı haşarattan korumak için kille sıvadıkları sepetler rastlantı sonucu ateşin yakınında kalmış, kızarıp sertleşen bu sepetler sonunda onları doğrudan doğruya kilden kapkacak yapma bulgusuna götürmüştür.13

Güney Amerika yerlileri bu işi yaparken çok ilginç bazı kör inançlara göre davranmaktadırlar. Örneğin kullanılacak kilin dolunayın il}c gecesi kazılıp getirilmesi yoğurulurken hiç konuşulmaması, yoksa yapılan işlerin pişirilirken çatlayacağı inancı vardır. Bunun yanında özlü kili özsüzleştirmek için deniz kumu ve mikadan başka kuvarsit açısından zengin olan kuru ağaç kabuklarını, yanmış sünger küllerini, ufalanmış midye kabuklarını da kille kattıkları anlaşılmıştır.14

Güney Amerika Kızılderilileriyle Anadolu dağ köylüsünün yaptığı işler arasında ufak bir ayrım vardır. Kızılderililer artık kentli ya da turist alıcının isteklerini yapmaya alışmışlardır; dolayısıyla pek çok aile plastik çağına karşın yaşamlarını bu ilkel çömlekçilik sanatıyla sürdürebilmektedirler. 16 yüzyılda İspanyol sömürgeciler gelişmiş çömlekçi çarkını Güney Amerika'ya getirmişlerse de Kızılderilileri kapkacağı ilkel yöntemlerle biçimlendirmekten vazgeçirememişlerdir.

Bizdeyse ilkel çömlekçilikle uğraşan köylülerimiz kapkacağı kendi ihtiyaçları için yapmakta, yaptıkları bu işleri parayla satmaktan çok çevre köylerden başka ürünlerle takas etmektedirler. Örneğin bir güveci, bir güveç dolusu buğday, incir, üzüm yada zeytinle değiştirebilmektedirler. Bu onlar için kendi ürünleri olan güveçleri parayla satmaktan çok daha kazançlı bir alışveriştir. Ne yazık ki ürettikleri kapkacaklar, aracı tüccarlar tarafından yerinde, günün koşullarına göre çok düşük bir fiyatla satın alınmaktadır.

Üretilen bu kapkacağın çevredeki kasaba ve kent pazarlarında kolayca alıcı bulmasına karşın işin zor ve yorucu olması, ürünlerin yerinde çok düşük fiyatla satın alınması bu elsanatıyla uğraşanların sayısını gün geçtikçe azaltmaktadır. Bu azalmada en büyük gizli etken, dış ülkelere işçi göçü nedeniyle köye hazır para girmesi ve kadınların artık yaşamlarını sürdürebilmek için kapkacak yapmak zorunda olmamalarıdır. Ayrıca dış dünyayı tanımanın etkisiyle köylülerin bu denli zahmetli bir uğraşı sürdürmek istememelerini de hesaba katmak gerekir.

Güney Amerika yerlilerinin dışında ilkel çömlekçiliğe Kuzey ve Güney Afrika'nın Fas, Tunus, Kenya ve Kamerun gibi birçok ülkelerinde rastlanıyor.15 Örneğin, çarklı çömlekçilik Kenya'ya bu güne dek girmemiştir. Ama şu yıllarda geri kalmış ülkelere Amerikan ve Alman yardım fonu kanalıyla, Kenyalılara çarklı çömlekçilik, sırlama ve fırınlama öğretilmeye çalışılmaktadır.16 Güney Amerika Kızılderililerine 16. yüzyılda tanıtılmaya çalışılan ve bu güne dek onlara kabul ettirilemeyen çömlekçi çarkını ve fırınını Kenyalılar'ın ne ölçüde benimseyecekleri kuşkuludur.

Bizde ilkel çömlekçilikle uğraşan köylere gelişmiş çömlekçi çarkının tanıtılmaya çalışılıp çalışılmadığını bilemiyorum. Ancak, Eskişehir'in Mihalıççık kazasına bağlı Sorkun köyünde Sarıyar Barajı'nın yapımı sırasında köy, yetkililerin ilgisini çekmiş ve köyde bir çömlekçi fırını inşa edilmiştir. 1972 yazında ben oraya gittiğim zaman bu fırından en ufak bir iz yoktu. Ürünlerini odunla pişirim yapılan, normal bir çömlekçi fırınında pişirmeye alışamadığı çok kayıp verdiği gerekçesiyle köylüler alışageldikleri yöntemle pişirim yapmaya devam ediyorlardı. Taşları da zamanla başka işler için kullanıldığından fırının yeri bile belli değildi...


[geri] [içindekiler] [ileri]


Not:
Bu araştırma Güngör Güner tarafindan 1972-77 yılları arasında gerçekleştirilmiştir. O nedenle sayısal ve diğer veriler, o günün koşullarını yansıtmaktadır.